Şavşat-Karagöl |
Karadeniz'e gitmek demek oranın insanlarına gitmek, onları da görmek demek. Ben belgeselde Şavşat'ı ilk gördüğümde önce insanlarına aşık oldum. Evet evet ben resmen o insanlara aşık oldum! Nihayetinde Şavşat'a gidince tabiri caizse yalnızca dağ, bayır görmeyeceğiz. O sıcacık, naif insanları da göreceğiz ve bence diyeceğiz ki, iyi ki buraya gelmişiz! Biraz köy havası soluduktan sonra, insanları görüp şöyle bir kendimize geldikten sonra karnımız acıkacak. Ne yiyelim diye düşünmeye fırsat kalmadan daha oranın insanları sofralarını donatmış olacak. Misafirlik edenlere de sadece yemek kalacak. Burada ben böyle yazınca ve siz de okuyunca çok inandırıcı gelmiyor olabilir; ama evet, Türkiye'de hala böyle yerler, böyle insanlar var... Peki ne ikram edecekler gelenlere, yöresel yemekleri neler, nesi meşhur Şavşat'ın? Taze fasülye kurutularak yapılan puçuko yemeği, laz böreği, hınkal, çerkebaz, gendima, hasuta gibi çok sayıda yöresel yemek var ve hepsi de birbirinden güzeller. Bazen komşu iller bu yemek bizim, Artvin'in değil diyebiliyor tabii; ama o kadarcık kıskançlık kadı kızında da olur. :) Bu arada Artvin'in en meşhur, en bilinen etkinliği her yıl Haziran ayının 3. haftasında düzenlenen geleneksel boğa güreşlerinden de bahsetmemek olmaz. O tarihlerde orada bulunanların bu heyecanı yaşamasını şiddetle tavsiye ederim. Haziran'da Artvin Şavşat'ta görüşürüz. :)
Son olarak Artvin Şavşat halkına can-ı gönülden selamlar, sevgiler. En kısa zamanda görüşmek üzere. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder